Kass Morgan-The 100 Eve Dönüş/Kitap Yorumu





Orijinal İsim: The 100 Homecomin
Yazar: Kass Morgan
Çeviri: Selen Ak
Yayınevi: Go! Kitap
Sayfa Sayısı: 328
Tür: Genç-Yetişkin,Distopya
İncelemek İçin; d&r / Kitapyurdu / Goodreads



    Herkese merhabaaa!Nasılsınız görüşmeyeli?Valla ben derslerle denemelerle boğuşuyorum.Bu yüzden de çok uzun zaman oldu blogu güncellemeyeli,özür dilerim bu gecikme için.Ancak cidden bilgisayarı açıp yorum girecek vaktim olmuyor ve telefondan da halledemiyorum.Gecike gecike de bugüne kaldı.

    En son Kurucunun Kızı'nın yorumunu girmiştim ve ondan sonra da Ben Ölmeden Önce'ye başlamıştım ve onun yorumu gelecekti,ama kitap beni çok sıktığı için bıraktım ve uzun süredir beklediğim Eve Dönüş'ü okudum.
    Öncelikle ilk iki kitaptan spoiler gelebilir,bunu söylemem gerekir sanırım çünkü ister istemez bazı olaylardan bahsetmem gerekiyor.
    Eve Dönüş,ikinci kitabın bittiği yerden başlıyor.İkinci kitabın sonunda Clark ve Belamy'nin gökyüzündeki iniş gemilerini fark etmeleri ile bitmişti ve 3. kitabın ilk sayfalarında da Glass ve Luke'un içinde bulunduğu geminin inişini okuyoruz.Gemi 100 ekibinin seferinde olduğu gibi atmosfere girince arızalanıyor ve düşüyor.Birçok insan yaralanıor ve bu esnada da birkaç ölüm yaşanıyor.



    Glass düşüşten sonra kendine geldiği ilk anda yanında Luke'u bulamıyor ve gerçekten korkuyor.Yüzyıllar önceki ataları dünyanın ev sahipleri olsa da,Glass buraya tamamen yabancı ve annesinin ölümünden sonra hayatta güvenebileceği tek kişiyi de kaybederse ne yapacağını bilemez halde.O etrafta Luke'u ararken de,biz olay yerine bir göz atmış oluyoruz.Yaralılardan,enkaz parçalarının etrafta nasıl bir karmaşaya sebep olduğundan falan bahsediyor.Tüm bunlar olurken de 100 ekibi kazayı duyuyor ve kolonicilerin yardımına koşuyorlar.Clark yaralıları aciliyetlerine göre bölümlendirirken Wells ve diğer çocuklar da bu yeni ekibin kampa sağ sağlim ulaşmalarını sağlıyor.
    Kitabın başları bu yeni grubun kampa yerleşmeleri ve Yardımcı Şansölye Rhodes'un dünyaya gelişiyle değişen yönetiliş düzeniyle geçiyor aslında.
    100 ekibi,dünyaya indikten ve sayısız sorun yaşadıktan sonra,beli bir düzen tutturmuş ve kendi başlarının çaresine bakmayı,beraber geçinmeyi ve yardımlaşmayı çeşitli yollarla öğrenmişti.Tek sorunları onları gezegenlerinde istemeyen vahşi dünyalılarken,yeni iniş gemilerinin gelişi bir nevi iç karışıklığa sebep oldu.Ancak Rhodes,dünyaya inmesine rağmen hala koloninin kurallarını getirmekte karalı çünkü o kurallarla,yüzyıllardır yaşam sürdüklerini söylüyor.
     Rhodes'tan önce,Wells grup üzerinde büyük bir etkiye sahipti çünkü düzenin sağlanmasını büyük ölçüde sağlayan kişilerden biriydi.Ve Rhodes,kendisinden başka bir lider istemediği için,Wells'i bir nevi uzaklaştırma çabalarına giriyor,kendi başına kararlar alıyor ve Wells'e sürekli 'Şimdiye kadarki hizmetlerin için teşekkürler,ancak artık kontrol bizde.' tarzı cümleler kuruyor.
   
Bence yardımcı şansölyenin bu tutumunda Wells'in liderlik yeteneği büyük rol oynuyor ve bu da Rhodes'u korkutuyor.Çünkü Wells birçok sıkıntı yaşamış dahi olsa,100 ekibine varlığını kabul ettirmişti ve kampın düzenini sağlamak konusunda ondan üstünü yoktu.Üstelik 17 yaşlarında bir çocuğun da kendi yerini almasını istemedi bence çünkü zaten kolonideyken Wells'in babası ondan üstündü.Hazır Şansölyeden kurtulmuşken,bir de oğluyla uğraşmak istemedi.
    Bu 'yeni dünyalılar' tüm 100 ekibini tedirgin ediyor,ancak en büyük tedirginliği yaşayan Bellamy.Çünkü diğer çocuklar,dünya görevini başarıyla gerçekleştirip ölmezlerse suçlarından muaf tutulacaklardı ancak Bellamy hem bu grubun içinde değildi,hem de Şansölyeyi vurmak büyük ihtimalle affedilemeyecek bir suçtu.Rhodes'un da bunu affetmeyeceğini düşündüklerinden Bellamy'nin ormanda saklanmasına karar veriliyor.
    Asıl olaylar da,Bellamy'nin yakalanması ve Rhodes'un onu tutuklatması üzerine başlıyor.Şans eseri Glass Bellamy'nin ölüm cezası alacağını duyuyor ve bunu söyleyince,Clark sevdiği çocuğu,Wells hayattaki tek ailesini ve Octavia da ağabeyini kurtarmak için bir kaçış planı ayarlıyorlar.Octavia dışında hepsi-Bellamy,Clark ve Wells- gidebilecekleri tek güvenli yere,Sasha'nın köyüne sığınıyorlar.
     Bu arada da Rhodes iyice zıvanadan çıkmış vaziyette.Sürekli insanları en ufak yanlışlarından dolayı tutukluyor ve muhafızlarına yaptırdığı derme çatma,kulübeden hallice bir hapishanede tutuyor.
     Bellamy'yi öldürme görevi,Rhodes'un emriyle Luke'a verilecekti çünkü Luke'un sadakatini ve bağlılığını ölçmek istemişti ancak Glass bunu öğrenince Luke'la beraber kamptan ayrılıp kendi başlarının çaresine kendileri bakmaya karar veriyorlar.
     Ama tahmin edemedikleri ve önleyemedikleri olaylar,hem Bellamy ve diğerlerinin,hem de Glass ve Luke'un başına dert oluyor.
     Kitap böyle gelişiyor millet.Zaten bu anlattıklarım ana hatlar olduğu ve kısa bir zamanda gerçekleştiği için spoiler değiller.Kitabı beğenip beğenmediğime gelirsek de,berbat olacak kadar kötü değildi ancak kesinlikle beklentimi karşılamadı.Yani bir final kitabı için çok fazla havada kalan soru var ve bunların açıklanması kitabı çok daha iyi bir hale getirebilirdi.Mesela Glass'ın bebeği,Luke'un ev arkadaşı Carter-sanırım adı buydu- konuları falan açıklanmadı.Üstelik gemideki diğer insanlar hakkında da bir daha bir şey okuyamıyoruz,yani tamam ölecekler falan ama oradan da bir kesit okumayı isterdim ben.
      Üstelik dünyaya indiler,Rhodes hemen yönetim savaşına girdi.Lan bir dur be abi,dünyaya inmişsin.Daha önceki hayatında çıplak gözle ne gökyüzü gördün ne yıldız,artık toprakta yürüyorsun.Gemide doğru dürüst ağacınız yoktu ama şimdi dört tarafın orman,üstelik ilk defa et yiyorsun.Bir kendine gel,bir şaşır etrafına.Güneşin doğuş batışını yeni görüyorsun,hemen 'Bellamy şafak sökerken idam edilecek.' ayaklarında geziyorsun etrafta.
      Onun dışında Wells'e acıdım ben bu kitapta.Çünkü tüm bu olaylardan en yaralı çıkan kişi o oldu bana göre.Evet önceki kitaplardaki hatalarına sinir oldum,uyuz kaptım ama bunun olmamasını dilerdim.Üstelik zaten vicdan azabı çekiyor bu kitapta ve gerçekten üzüldüm yani.
      Kitap genel olarak çok hızlı ilerliyor ve bir sürü olay olduğu için bir çırpıda bitirebiliyorsunuz.Zaten çok kalın bir kitap da değil,hatta serinin en incesi sanırım.Sadece sanki geçiştirilmiş gibi geldi bana ve bu hayal kırıklığına uğratan büyük bir etken.Bu yüzden Goodreadste de 3 verdim.
     Öyle millet,gecikme için tekrar özür dilerim.Siz de yorumlarınızı falan benimle paylaşırsanız çok sevinirim.Görüşmek üzeree!

Yorumlar

Popüler Yayınlar