FAKAT MÜZEYYEN BU DERİN BİR TUTKU - İLHAMİ ALGÖR /KİTAP YORUMU
Yazar: İlhami Algör
Yayınevi: İletişim
Sayfa Sayısı: 58
İncelemek İçin: D&R "Her şeyin iyi gittiğini nerden çıkarıyorsun?" dedi.
"Herif rüzgarı kendinden menkul uçurtmanın teki.Ara sıra telleri takılır gibi kadına geliyor gece yarısı."
"Fakat Müzeyyen, bu derin bir tutku," dedim.Tırsmaya başlamıştım.Haklı olabilirdi.
Hikayeye göre adam, kadını çok seviyor,sevdikçe ruhu büyüyor, eve sığmıyor...Bülbülğn çilesi, yazarın zulası... İnceden sarma bir sigara, inceden bir bardak... Jak Danyel isimli bir şişe, Hicran isimli bir yara, tuhaf isimli bir roman. Kafamız iyi, açmayın kapağı, biz böyle iyiyiz.
İlhami Algör, alelacayip aşkların ve oyunbazlığın, hüzünlü dolambaçların yazarı.
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku, İtalyan yokuşundan aşağı, rüzgara asılıp Tophane'ye inen roman.Avaramu!
Herkese merhabaa!Arka arkaya girdiğim 3. kitap yorumumla karşınızdayım ve hey,ellerim koptu :D
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku, ablamın önerisiyle aldığımız bir kitaptı ve dönüp bakınca 'iyi ki almışız' diyorum.Kitap öyle çok karmaşık kurgulu bir şey değil, zaten 58 sayfacık ve aralarda da çizimler var.En fazla 1 saatinizi alabilir ama uzun cümle yapıları ve derslerim benim okumamı biraz erteletti.
Söylemem gerekir ki kitabın türünü tam olarak bilmiyorum,o yüzden konusundan bahsetmekle yetinmem gerekiyor.
Kitapta,karakterin adı hiç geçmiyor.Kendisi kapı dilleriyle konuşan, hikayeler yazmak isteyen ve buna çabalayan, sürekli kendi içerisinde muhabbetler kuran bir adam.Sevdiği kadın Müzeyyen'le ilişkilerini okuyoruz.
Kitap iyiydi,gerçekten iyiydi.Godreads'te de 4 vermişim hatta. Şahsen karakterin iç konuşmalarını, bu konuşmalarda ordan oraya atlamalarını beğendim.Üstelik beni vuran alıntısı da bu iç konuşmalardan birisi ve aşağıda da onu ekleyeceğim.Farklı,kısa ama güzel bir kitap okumak istiyorsanız alın derim!
"Böyle olmasını istemezdim ama hep olurdu.Dünyanın bütün Kızılderilileri yenilir,Spartaküs kaybeder,gün batarken sararır,kuşlar döner,Sadri Alışık denilen hergele,her filminde ağlardı.O ağladıkça ben de ağlardım.Nedenini bilmez ağlardım.Ağladıkça Sadri'ye kıl kapar gıcık olurdum.Üçüncü şahıs olarak kalışına,hep gidici kadınları sevişine,bu gidiciliklerin bir mecburiyet gibi duruşuna,Sadri'nin bu mecburiyetlere,giden kişinin özgürlüğü olarak bakıp,ona ihanet etmemek için kendine ihanet edişine..."
Yorumlar
Yorum Gönder