LANETLER VE LÜTUFLAR - ANNE FORTIER / KİTAP YORUMU
Orijinal İsim: Juliet
Çeviri: Aslı Tümerkan
Sayfa Sayısı: 560
İncelemek İçin: D&R
Puanım: 4/5
TANITIM
Romeo ve Juliet'in unutulmaz hikayesi devam ediyor.
600 yıl sonra bile...
Teyzesinin ölümünün ardından kendisini anlaşılması zor bir vasiyetle baş başa bulan Julie Jacobs, İtalya'nın antik kenti Siena'ya doğru bir yolculuğa çıktı. İtalyan olmasına rağmen burada yaşamış atalarına dair hiçbir şey bilmiyordu ve Siena'nın her köşesi bir aile sırrıyla örülü gibi görünüyordu. İki aile arasında süregelen bir düşmanlık, Julie'nin ailesinin ölümüyle bağlantılı gibi görünen bir katil ve tarihin en ünlü tragedyalarından biri olan Romeo ve Juliet'e ilham vermiş büyük bir aşk...
Julie giderek, yüzyıllardır süregelen bu aşk hikayesinde bir görevi olduğunu ve bu görevi, hayatı pahasına yerine getirmesi gerektiğini düşünmeye başlıyordu.Bir yandan kendi hikayesini de yazmalı, başrol için bir Romeo bulmalıydı ama Romeo neredeydi?
YORUM
Kollarına yerleşmişken, "Gerçekten lanetlere inanıyor musun?" diye fısıldadım.Şakağıma doğru, "Lütuflara inanıyorum," diye yanıt verdi. "Her lanete karşılık bir lütuf olduğuna inanıyorum.
Daha önce hiç Romeo ve Juliet üzerine bir şey okumadım. Sheakspeare'den bile okumadım.Neden bilmiyorum ama ne zaman okumayı düşünsem aklıma hep bir klişe olarak dizilerde veya bazı gençlik kitaplarında yer alması gelir.Hani esas karakterlerimizin bir araya gelmesi için düzenlenen tiyatro sahneleri vardır ya.Mutlaka Romeo ve Juliet oynarlar.Mutlaka.
O yüzden de aslında bu kitaba çok fazla ısınacağımı düşünmüyordum.Çünkü tanıtım yazısından da anlaşıldığı üzere romeo ve juliet içeriyordu. Benim için çok fazla 'drama' kaçacağını düşünüyordum.Ama öyle olmadı.
Olayların sıradan ve monoton geçeceğini, genel olarak romeo ve juliet'e uygun ilerleyip aslında bir klişeye dönüşeceğini sanıyordum.Ama onun yerine gerçekten güzel ilerleyen ve olayların insanı meraklandırdığı bir kitaptı.Sayfaları çevirdikçe 'acaba bu nereye bağlanacak' deyip durdum.
Hatta bazı noktaları yorum yaparak tahmin edebilsem de-ki kesin bir tahmin değildi bunlar, birkaç tahminden en kuvvetli olanı üzerinde duruyordum- kitap beni hiç tahmin etmediğim yerlerden vurabildi.Ve bunu birden fazla kere yaptı.

Karakterlere gelirsek; Jules'un bazı insanlara direk olarak güvenip bazılarına da hiç güvenmemesini anlayamadım.Yani, hiç tanımadığın bir insana sırf seninle kan bağı var diye güvenemezsin.Sırf sana 'işte ben şurdan şurdan akrabanım' dedi diye saklaman gereken önemli belgeleri, eşyaları ona vermezsin.Ki şöyle bir durum da var, Jules aptal bir karakter değil.Olayları ve sonuçlarını tartabilen, akıllı hareket edebilen bir kadın. Mantığını da hislerini de düzgünce yönetmeyi başarıyordu.
Alessandro ise, seveceğimi bildiğim ama belli bir yere kadar beni delirten bir karakterdi.Yani özellikle de başlarda şu modda geziniyordum: 'Evet seni seveceğim, ama şuan beni sadece sinir ediyorsun.' Ama yine de,bütün bu delirtmelerine rağmen onun güçlü ve zeki bir karakter olduğunu biliyordum. Sorumluluklarını biliyordu, yapması gereken şeyleri de öyle ama bunları yaparken kendini duygusuz bir herife çevirmiyordu.Hislerini kapalı bir kutuya koyup rafa kaldırmamıştı, ne hissettiğinden kaçmayan gerçek bir karakterdi.
Aslında daha bir sürü karakter vardı-gerçekten BİR SÜRÜ karakter vardı- ama hepsi farklı bir amaç için yazılmış gibiydi.Hepsi bir şekilde bir olayda rol alıyordu ve kurgu için önemliydiler. Olayların akış hızında büyük payları vardı.
Yani genel olarak,kitap beklediğim aksine sıkıcı bir kurguya sahip değildi.Beni merak ettiren, üstüne üstlük yürüttüğüm tahminleri kırabilen ve hiç düşünmediğim noktalardan büyük bir olaya kapı açan bir anlatımı vardı.Zevkliydi, güzeldi ve okurken beni heyecanlandırdı.Bu kitabı okuyan çok fazla insan görmedim, bence bir şans verin!
Yorumlar
Yorum Gönder