YARASA - SELVİ ATICI / KİTAP YORUMU

Yazar: Selvi Atıcı
İsim: Yarasa
Sayfa Sayısı: 496
İncelemek İçin: D&R

Puanım: 5/5










TANITIM

Kod adi: Yarasa.

Gizli görevlerin aranan ismi.
Dünyanın herhangi bir yerinde, herhangi bir işi kendine has yöntemleriyle halledebilir.
Onun için imkânsız diye bir şey yoktur.
Her işin altından kalkar.
Bir kere göründüğü yere bir daha gitmez. Gitmez. Gitmezdi…
Ta ki o gece tamamladığı gizli görevin ardından kafa dağıtmak için en sevdiği ritüeli gerçekleştirmek amacıyla o mekâna gidene kadar…
O mekâna gidip Mavi’yle karşılaşana kadar…

Mavi, bugüne kadar üstlendiği en zor görev olacaktı. Üstelik ilk defa, başarılı olacağı konusunda kendine duyduğu güveni, koyduğu yerde bulamıyordu.

Yarasa’nın mavi gecesi, siyah gecelerinden daha uzun olacak gibiydi…

YORUM

"Hayatım boyunca hiçbir şey istemedim, Mavi! Hiçbir şey!Bir kıyafet, bir araba, bir ev, bir bardak su bile istemedim. Bana ne verildiyse onunla yetindim. Hayatım böyleydi. İsteklere yer yoktu. İstediğim tek şey oldun. Seni ölümüne istedim. Ölümüne..."

Ben daha önce hiçbir kitapta bu kadar post-it kullanmamıştım. Hiçbir kitapta!

Kitap okurken cümlelerin altını çizmeyi ya da post-it kullanmayı sevmem.Kullandığımda da bu post-itlerin sayısı çok fazla olmaz.Ama bu kitap ve Selvi Atıcı bütün düzenimi yıktı. Çünkü kitap harikaydı!

Öncelikle şunu belirtmem gerekir ki daha önce hiç Selvi Atıcı okumadım.Elimde bir kitabı vardı-Gitme- ama bir türlü elim gitmemişti ve başlamamıştım.Genelde aşk romanlarına elim çok fazla gitmediğinden ki distopya ya da fantastik okumaya biraz ara vermem gerektiğini düşündüğümde onları okuyorum, bu benim için gayet normal bir durumdu. Üstelik kitabın güzel olacağını biliyordum ama buna rağmen zamanının gelmediğini hissederek Selvi Atıcı'yı ertelenenlerin arasına eklemiştim.

Yarasa'yı ise hem konusunu beğendiğim hem de yorumuna güvendiğim insanların bayıldığını gördüğüm ve yorumlarını okuduğum için bir anda sipariş etmiş ve geldikten kısa bir süre sonra da başlamıştım.Ve beğeneceğimi biliyordum.Ama bu kadar çok kısmı alıntı yapmak isteyeceğimi bilmiyordum!

Tam anlamıyla mükemmeldi!

Konusunu okuduğunuzda, Mavi'nin Yarasa'nın yeni görevi olduğunu öğrendiğinizde şaşırıp kalmıyorsunuz.'Aa konusu dehşet ilginç!' demiyorsunuz.Böyle deyince de kitabı klişe sanıp vazgeçenler varsa eğer, böyle olmadığını şiddetle söylüyorum. Kitap muhteşem ayrıntılarla detaylandırılmış ve ele aldığı konuyu çok iyi işliyor. Ki yazarın kullandığı akıcı dil de bunlara eklenince kitabı çok çabuk okuyorsunuz.

"Sen benimle konuştuğunda evrenin sırrını istersen, onu bile bulacakmışım gibi geliyor."

Uğur, nam-ı diğer Yarasa, o kadar zeki, kararlı ve atacağı adımları en ince ayrıntısına kadar hesaplayan bir adam ki, kitabı okurken sürekli bu özelliklerine hayran kalıyordum.Asla boş konuşmadı, asla tereddüt duyduğu bir şey yapmadı ve verdiği karardan asla geri dönmedi.Olayları iyi analiz etti, koca bir teşkilat peşindeyken ve hain ilan edilmişken bile geri adım atmadı. Ama bütün bunları bir kenara bırakın ve Uğur'un beni en çok etkileyen özelliğini söylememe izin verin:

Sevgisi.

Mavi'ye duyduğu hislerin ne olduğunu tam çözememişken bile onu korumak için her şeyi yaptı.Yıllarca sürdürdüğü düzeni ve hayatını hiçe saydı, hain olarak nitelendirilmeyi kabul etti ve Mavi'yi her şeyin önüne koydu.Üstelik her şey bittiğinde olmasını beklediği tek şey, onun hayatta kalmasıydı ve bu bile onun nasıl mükemmel bir adam olduğunu ortaya koyarken hislerini de öylesine güzel kabul etti ki! Sürekli okuduğumuz ve duygularını kabul etmek yerine onları inkar ederek 'Onu sevemem, sadece geçici, şimdi gidip başka bir kızla beraber olacağım ve ona olan en ufak hissim bile kalmayacak bla bla bla...' triplerini atan o erkeklere tokat gibi bir cevaptı. 

ADAM SEVMEYİ BİLİYORDU BE!

Hem de öyle güzel seviyordu ki, Mavi'yi gördüğü kabuslarından,kafasında dönen kötü düşüncelerinden bile korumak istiyor ve bunu yapamadığı için de kendisine öfkeleniyordu.Düşündüğü tek şey onun güvenliği ve mutlu olup olmamasıydı ki kıskansa dahi, sırf Uğur'un sesini duyup gülüşü solmasın diye çıt çıkarmadan onun başkalarıyla muhabbetini dinledi.Ona olan hislerini de hep dile getirdi. O duygularını dile getirmeyi beceremeyen ve onlardan utanan insanlardan hiç olmadı. Ve Mavi'ye olan aşkı ne kadar büyük olursa olsun, onun kendisini birazcık bile sevmesi için hiçbir şey yapmadı.Asla zorlamadı ve aklına girmeye çalışmadı.Ve bu ona olan saygısını öyle iyi gösteriyordu ki okurken Uğur'a bayılmıştım.

"Ben kendimi ezip geçtim, Mavi! Arkama bakmadım.Sana teslim oldum. Bazı şeyler bedelsiz olmuyor işte!Herkes bu güçlü duyguları yaşayacak kadar şanslı değil. Bize bu şans verildi.Karşılığında da bir şeyler istiyor.Ben bedelini ödedim.Şimdi sıra sende!"


"Genç kıza yumuşak bir gülümseme yollarken bir elini uzatıp ensesini kavradı ve onu göğsüne yasladı.Sıkıca sarıldı. "Of, be kızım!" Başının tepesini öptü. "O kadar savaş verdim ki!Hiçbiri beni senin gibi ezip geçemedi.Eğer yenik düşmüş hissediyorsan bil ki ben senden çok önce beyaz bayrağı çekmiştim." "

Adamı al, vitrine koy ve bütün gün izle.Arada bir etrafında dönmesini sağlayıp o muhteşem dövmesini de sev, sonra tekrar yüzünü döndür ve izlemeye devam et.Müzeye koyulsa, çalınmaması için yüksek güvenlik gerekir!

Mavi ve yaptıklarını ise, çektiği acı göz önüne alınınca çok haklıydı ve anlaşılabilirdi bana göre.Nasıl bir psikolojik çöküntü yaşadığını da ele alınca yaptıkları çok normaldi ve tam tersi şekilde davranması tuhaf olurdu.Ama kızdığım bir nokta var ki Uğur'a yaptığı ilk itirafta bahsediyordu bundan.Okuyanlar anlayacaktır, okuduğunuzda siz de anlarsınız büyük ihtimalle ama spoiler olacağı için değinemiyorum ona. Gerçekten Uğur adına kırıldığım bir noktaydı.Onu o kadar haklı bulmama rağmen bu itirafı benim bile kalbimi kırmıştı.

Ayrıca Mavi'nin kararlılığını da çok sevmiştim ben.Öfkesindeki kararlılık okumamız gereken bir detaydı ve bunun gerçekleşmiş olması çok iyiydi.Çünkü her şey bir yana, ortadaki saf gerçekler bunu gerektiriyordu. Ki bunu Uğur da biliyordu ve doğru olanın bu olduğunu da kabul etmiş, hayatı boyunca bu öfkenin hedefi olacağını bilse dahi sesini çıkarmamıştı.

Ve bütün bunların dışında yan karakterleri de çok sevdim ben.Eyüp ve Levent çok tatlı ve komiklerdi bana göre. Özellikle Levent'i okurken cidden gülümsediğim yerler olmuştu.Çünkü bilirsiniz, hemen hemen bütün silah çeşitlerini de bilse ve rahatça birini öldürebilecek de olsa bir adam komikse daima komiktir!Ve onu seversiniz!

Olayların kurgulanışı ve gerçekleşme zinciri çok akıllıca tasarlanmıştı, olayın geçtiği yerler gerçekten güzel aktarılmıştı ve okurken sanki aynı zamanda üçüncü bir göz olarak onları izliyormuş gibi hissediyordunuz. Ama kitapta bana göre ufak tefek eksikler de vardı.Mesela sonunda sanki biraz daha okuyacakmışız, en azından birkaç bölüm daha devamı gelecekmiş gibi bir his yaratmıştı bende ki ben biraz daha devam etmesini isterdim.Daha gelecekten bir şeyler okumak hoşuma giderdi. Ve sanırım şunu da söylemem gerekir ki Uğur'un Mavi'ye kullandığı 'kızım' lakabına belli bir noktaya kadar alışamadım.Sevmemek değil ama sanki bazı yerlerde bana çok doğal gelememişti.Sanki başka bir şey dese daha iyi olacak gibiydi.Ama 'cuk' oturduğu yerler de vardı ve o zamanlarda da çok hoşuma gitmişti.

Ki hoşuma gitmeyen yerlerde bile bunu Uğur'un diyor oluşu, bütün bunları göz ardı etmeme yetiyordu!Ah Uğur ah...

Eğer güzel işlenmiş, iyi bir şekilde detaylandırılmış bir kitap okumak istiyorsanız, ee bir de mükemmel bir baş karakter tanıyıp aşık olmak istiyorsanız Yarasa mükemmel bir seçim olacaktır!

Yorumlar

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar