AŞKIN MELODİSİ - KYLIE SCOTT / KİTAP YORUMU






Orijinal İsim: Deep
Yazar: Kylie Scott
Çeviri: Tuğçe Nida Sevin
Sayfa Sayısı: 320
İncelemek İçin: D&R
Puanım: 3/5





TANITIM

Tek gecelik ilişkileri bu şekilde son bulmamalı ve Vegas'ta olan Vegas'ta kalmalıydı… 


Pozitif. Gebelik testinin üzerindeki iki küçük çizgi Lizzy Rollins'in sıradan hayatını tamamen değiştirmek üzereydi. Ve tüm bunların tek bir sebebi vardı; Stage Dive'ın fazlasıyla seksi basgitaristi Ben Nicholson'la Vegas'ta geçirilmiş tek bir gece. 



Ben, Lizzy'den uzak durmaya söz vermişti. Ondan uzak durması gerektiğini kesinlikle biliyordu. Artık Lizzy, onun en yakın arkadaşının ailesinden birisiydi ve aralarındaki çekim ne kadar güçlü olursa olsun, Lizzy ne kadar tatlı ve sevimli olursa olsun, Ben o çizgiyi aşmamaya kararlıydı. Ta ki Günahlar Şehri'nde geçirilen bir geceye kadar… Şimdi Ben ve Lizzy olabilecek en güçlü bağ ile birbirlerine bağlıydılar ama bu bağ gerçek aşkı da bulmalarına yardımcı olabilecek miydi? 




YORUM

"Seni değiştirmeyi asla planlamıyordum," dedim, son cesaret kırıntımı bulup Ben'in yüzüne bakarak. "Sadece vaktinin ve dikkatinin bir kısmını istemiştim. Sevdiğin şeyin bir parçası."

Böylesine sevdiğim bir seriye böyle bir hayal kırıklığıyla veda etmek o kadar sinir bozucu ki!

Seriye ilk başladığımda bile Ben için bir şeyler hissetmiyordum ve ciddi anlamda en az okuduğumuz karakter de oydu.Evet, serinin her kitabında şöyle bir olay var ki yan karakterlerden o kadar da bahsedilmiyor. Ama Ben, diğerlerinden çok çok daha az geçiyordu, adamı resmen tanımıyorduk. Üstelik Martha'nın kardeşiydi ve bu detay zaten ister istemez beni rahatsız ediyordu ve Ben'e ısınamıyordum, yalan yok.

Ama bütün bunları geçtim, beni asıl rahatsız eden ve kitabı benim için bir hayal kırıklığı yapan şey bu kitaptan hiçbir duygu alamayışımdı. Ben ve Liz'i sevemedim, ilişkilerinin ilerleyişi bile bana göre çok yavandı ve en sonunda kitap bittiğinde, geriye sadece 4 alıntım kalmıştı. 

VE BİRİ SADECE JIMMY HAKKINDA. DÜŞÜNÜN!

Ben o kadar duygusuz ve korkak bir adamdı ki, okuduğum her sayfada beni sinir etmeyi başarıyordu. Liz onunla her konuşmaya çalıştığında kendini çekiyor, ama sonra Liz'i başkasıyla görünce de kendinde kıskanma hakkını buluyordu. Liz hamile olduğu için kendisinin de sorumluluk alması gerektiğini düşününce ödü patlıyordu. Neymiş efendim özgürlüğünü seviyormuş da, bebek fikri hayatında yokmuş da, anlık yaşamak hoşuna gidiyormuş da bilmem ne. Sanırsın Liz için en büyük hayali 18-19 yaşında anne olmak ve üniversiteye ara vermekte. Zaten o çocuğu da tek başına yaptı ya.

Ay sinir adam ya!

Hayır yani tamam, anladık, hayatını değiştirmek istemiyorsun. Bir bebeğin sorumluluğunu istemiyorsun ama ne halt yemeye kadının yanında birisini görünce delleniyorsun ya da 'benim çocuğuma başkasının babalık etmesine izin vermem' havalarına giriyorsun diye sorarlar adama. Ve bunlar olurken bile Liz'den kaçıyor, kız sanki hayatını mahvetmeye gelmiş gibi ondan uzak duruyordu. Haftalarca 'Liz'le ilgilenmek' adı altında mesajla iyi olup olmadığını sordu, o kadar. Bakın dikkat edin, MESAJLA.

Hödük.

Hödüklüğün de bir tarzı vardır sonuçta. Jimmy de zamanında çok hödüklük yapmıştı ama bir o adama bak, bir de kendine bak. Aradaki farkı gör, kendine gel yani.

Jimmy demişken, yazar keşke Jimmy'nin baba olma sürecini bu kitapta harcamasaydı. Resmen hiçbir anlarını okumadık ve benim kitap boyunca düşündüğüm tek şey 'Ben yerine Jimmy'nin baba oluşunu okusaydık' oldu. Ve hala bu düşüncenin de arkasındayım, çünkü Jimmy bu boru değil jdjash

"Jim'in bu kadar hevesle Lena'ya özen göstermesi çok güzeldi. Kadının onun dünyası olduğu her halinden belli oluyordu. Lena neye baksa Jim onu getiriyordu. Lena sandalyesinde kıpırdanıyordu ve Jim daha fazla yastık için koşuyordu. Bir kraliçe daha iyi hizmet göremezdi."

Şimdi siz söyleyin, haklı değil miyim bu konuda?


Liz ise beni en sinir eden hareketleri yapmasına rağmen, Ben'den çok daha fazla sevdiğim bir karakter oldu. En azından durumu mantık çerçevesinde ele alabiliyor, kendini yalnız bir anne olmaya hazırlamaya çalışıyordu. Okuyanlar bilir, o anlaşmayı imzalayıp da otelden kaçma sahneleri vardı ya, orada sonuna kadar Lena'yı destekliyordum. Ben'e kızmakta haklıydı, ondan ümidi kesmekte haklıydı ki bana kalırsa Ben konusunda hiç ümit etmemeliydi bile. Ben'in bir ilişkiyle başa çıkamayacağı çok netti. Sorumluluk kelimesinden resmen kaçan bir adamdan bahsediyoruz burada. Üstelik otelden kaçma planı da çok mantıklı ve yerindeydi. Şimdi bile keşke kaçabilseydi diyorum, sürünseydi o Ben Hödük Nicholson.

Ama Lizzy'de de sevmediğim bir sürü şey vardı. Daha en başlarda bile Ben'in peşine bu kadar düşmesi hoşuma gitmiyordu çünkü adam Liz'i resmen umursamıyordu bile. Bütün o davranışlarına, korkup kaçmalarına ve Liz'i bu hamilelik sürecinin yarısından fazlasında yalnız bırakmasına rağmen Liz sürekli onun iyi yanlarını görüyor, adamın ne kadar yakışıklı olduğundan, Vegas'taki geceyi unutamadığından ve içinde ona karşı oluşan duygulardan bahsedip duruyordu. Adam ortada yoktu, bebekle ilgilenme kısmının sadece mesajla hal hatır sormak olduğunu sanıyordu ama hala aralarında bir şey olabileceğine dair gizliden gizliye umut edip durdu.

İki kıskandı etti diye seviyor mu oldu şimdi yani? Lütfen.

Ayrıca kitapla ilgili en büyük sorunum da birbirleriyle olan ilişkileriydi. Liz'in Ben'e karşı 'kuvvetli ve benzersiz' duygular hissetmesi, bunları kabul etmesi çok hızlıydı. Tek yaptıkları bir kez görüşmek ve sonrasında mesajlaşmaktı, o kadar. Ki o mesajlaşmaları bile resmen Liz'in ısrarıyla oluyordu. Bebeğinden, o bebeğin getireceği sorumluluklardan ve sanki her şeyin suçlusu Liz'miş gibi kadından kaçarken nasıl oldu da birbirlerine aşık oldular hiç anlam veremedim. Ki aralarındaki şeyin aşk olduğuna da ikna olmuş değilim. Bir gece önce 'ben evlilik adama değilim' diyen herifin, sırf kavga ettiler diye hemen ertesi gün evlilik teklifi edip onu sevdiğini söylemesi ne kadar doğal ve mantıklı ki? Liz'e karşı duyduğu hislerin sadece egosundan gelen ve 'benim bebeğimin başka babası olamaz' düşüncesi sonucu doğan kıskançlık ve yoğun bir arzu olduğunu düşünüyorum. Sevgi, aşk falan yalan! 

Hayır, ne ara aşık oldun ki sen bu kadına? Ne ara?

Bu yüzden de adamın ne aşk itirafına inanabildim, ne Lizzy'yi sevdiğine ne de gerçekten onunla evlenmek istediğine. Bana göre aralarındaki tek şey birbirlerine karşı hissettikleri çekimdi ve duygusal bir şeyler varsa da bunu sadece Liz yaşıyordu. Üzgünüm ama, hislerim aynen böyle.

Aslında kitaba başlarken bir beklentim olmamasına rağmen böyle olmasını da beklemiyordum sanırım. En azından Ben'i biraz da olsa seveceğimi düşünmüştüm. Vegas'ta başlayan serinin son karakterlerinin de Vegas'la bağlantılı olmaları hoşuma gitmişti. Eğlenceli bir kitap okuyarak seriye güzel veda edeceğimi sanmıştım. Bu yüzden de hayal kırıklığına uğramamı engelleyemedim.

Normalde böyle bir durumda çok daha fazla puan kırardım ama aşırı bir beklentim de yoktu diye 3 vermek mantıklı geliyor. Zaten sonuçta kitaptan da nefret etmediğimi göz önünde bulundurmam lazım. Sorun, kitaba karşı hiçbir şey hissetmiyor oluşumda, ondan nefret etmemde değil.

Stage Dive serisinin önceki kitaplarını okuduysanız bunu zaten okuyacaksınızdır ama eğer beklenti oluşturmazsanız sizin için çok daha keyifli bir kitap olabilir.

Güzel bir seriye de böylece veda etmiş oluyorum. Bittiği için de biraz üzülüyorum çünkü bu çocukları özleyeceğim.. Özellikle de Jimmy.. Lena, Evelyn, Anne... Hepsinden ayrılmak insanı biraz üzüyor. Ve son kitaba rağmen de seri hala favorilerim arasında ve uzun süre bıyunca da ilk sıralardan düşmeyeceğini düşünüyorum. Umarım siz de bu seriyi okuduğunuzda onları böyle seversiniz!


Yorumlar

Popüler Yayınlar