KORKUYU BEKLERKEN - OĞUZ ATAY / KİTAP YORUMU
Yazar: Oğuz Atay
İsim: Korkuyu Beklerken
Sayfa Sayısı: 202
İncelemek İçin: D&R
Puanım: 5/5
TANITIM
İçerisinde Oğuz Atay’ın birkaç kısa öyküsünü barındıran Korkuyu Beklerken, 1975’te yayımlanmıştır. Bu nedenle Korkuyu Beklerken eserinin türü Öykü Derlemesidir. Derlemede en çok dikkat çeken öyküler, kitapla aynı adı paylaşan Korkuyu Beklerken ve Beyaz Mantolu Adam adlı hikayelerdir. İlk baskısı May Yayınları tarafından yapılan eserin, güncel baskısı İletişim Yayınları’na aittir.
Eser içerisindeki öyküler:
Eser içerisindeki öyküler:
- Beyaz Mantolu Adam
- Unutulan
- Korkuyu Beklerken
- Bir Mektup
- Ne Evet, Ne Hayır
- Tahta At
- Babama Mektup
- Demiryolu Hikayecileri
YORUM
"Bunu bana yapmalarına engel olsaydın, bunu bana yapmasaydın, neden sen de onlarla birlik oldun? Benimle neden uğraşıyorsunuz? Benden ne istiyorsunuz? Neden her şeyi, tam istemediğim sırada veriyorsunuz bana? Neden bu kadar bekletiyorsunuz? Neden bir şeyi elde etmenin anlamı kalmayıncaya kadar, onu vermemekte inat ediyorsunuz?"Oğuz Atay, uzun bir süredir okumak istediğim ama hep beklettiğim bir yazardı. Hatta bir keresinde Tehlikeli Oyunlar'a başlamış, yarısına kadar gelmiş ama kitabı okuduğum sıralarda başka başka işlerim çıktığından ve bu yüzden kitabı okuma anlarımın arasına uzun zaman girdiğinden, kitabı yarıda bırakmıştım. Daha uygun bir zamanımda en baştan başlayarak okumak için bekletiyordum ama bir süre sonra, Oğuz Atay'a daha ince bir kitapla başlangıç yapmak iyi olur diye düşünmeye başladım. Ki Korkuyu Beklerken'i okumayı bu kadar öne çekmemin sebebi de buydu.
Oğuz Atay, dili kullanış tarzı olarak benim hep üst sıralara koyduğum bir yazardı. Kitaplarını okumamış olsam bile o kitaplardan alıntılar görüyor ve okuyordum. Cümlelerindeki karmaşıklığı, bazen aşırıya ulaştırdığı detaycılığını ve o cümlelerin insanın içine oturuşunu çok seviyorum. Ciddi anlamda buna bayılıyorum. O cümlelerin dallanıp budaklanmasına, bazen satırlar sürmesine rağmen bitmemesine, ara cümlelerle, parantezlerle ve tırnak içleriyle desteklenmesine.
Üstelik Oğuz Atay'da sevdiğim tek şey bu cümleleri, kelimeleri ve onları kullanış biçimi değil. Değindiği konuları, karakterlerini, karakterlerine verdiği düşünce tarzını ve onların düşünmesi yoluyla bizleri,sizleri,onları eleştirmesini çok seviyorum. Bu eleştirilerin en doğru şekilde en doğru noktalara parmak basması ve bizim görmezden geldiğimiz her şeyi bir bir yüzümüze vurması o kadar güzel ki. Çünkü bunlara ihtiyacımız var. Bunu öylesine söylemiyorum. Bunlara ihtiyacımız var. Biz etrafımızdakileri görmemek için elimizden geleni yaparken, bunların suratımıza çarpılmasına ihtiyacımız var. Ve Oğuz Atay, bütün bu eleştirileri incelikle yapıyor.
"Beni anlamıyorlardı. Zarar yok. Zaten beni, daha kimler anlamadı."
Karakterlerin hepsi, toplumun 'öteledikleri', 'ötekileştirdikleri' karakterlerdi. Düşünceleri, hareketleri ve bu hareketlerinin sebepleri, diğerlerine tuhaf ve 'ötekilere mahsus' gözüküyordu. Bu yüzdendir ki, bu kitabın insana kendisini iki yönden de sorgulattığını düşünüyorum.
1) Eğer 'ötekileştirilen' siz olsaydınız, ne hissederdiniz? Berikilerden farkınız neydi? Bir arada durup sizi nasıl yargılarlardı?
2) Eğer 'karşısındakini ötekileştiren' olsaydınız, bunu hangi hakla yapardınız? Sizin öteki değil de beriki olduğunuza inanmanızı ne sağlardı? Aynı fikirde olduğunuz ve bir araya gelerek karşınızdakini toplumdan soyutladığınız insanları 'öteki' yapmayan neydi?
"Acaba ağaçtan, ottan ya da uçamayan böceklerden filan bir yerden sevmeğe başlamış mıydım? Bir yerden sevmeye devam edebilir miydim? Çünkü sevmek, yarıda kalan bir kitaba devam etmek gibi kolay bir iş değildi. Ya hiç sevmemişsem bugüne kadar? Bir kitaba yeniden başlamak gibi, sevmeye yeniden başlamak pek kolay sayılmazdı herhalde."
------
"Ülkeme ve insanlarına kızmağa başladım: Kimsenin doğru dürüst okuduğu yoktu. Doğru dürüst hissetmesini bile beceremiyorlardı. Bu yüzden insan, duyduğu şeyleri söyleyen insanların kültürüne güvenemiyordu. Belki bu zavallılığın, bu yarım yamalaklığın, bu gülünç durumun bile bir aslı, gerçek bir biçimi vardı."
Oğuz Atay bu kitabını, '"Ben buradayım sevgili okuyucum, sen neredesin acaba?" diye bitiriyor. Ben de yorumumu, bu kitabın ilk cümleleriyle bitirmek istiyorum. Çünkü bu cümleler, ilk bakışta akla gelenden çok daha derin bir şekilde anlamlandırılabiliyor.
Sevgiyle kalın.
"Kalabalık bir topluluk içindeydi. Başarısızdı."
Yorumlar
Yorum Gönder