BUGÜN FARKLI OLACAK - JESSI KIRBY / KİTAP YORUMU
Orijinal Adı: Golden
Yazar: Jessi Kirby
Çeviri: Duygu Özen Gür
Sayfa Sayısı: 320
İncelemek İçin: D&R
Puanım: 3/5
TANITIM
Peki ya bu öykünün devamı varsa ve bilinenlerden daha fazlası yaşandıysa?
Ya parçaları birleştirip gizli kalmış sona ulaşması gereken kişi bensem?
Gerçeği öğrenme şansı bana verildiyse?
Geçmişi değiştirmek imkânsız, bunu biliyorum.
Ama bunca yıldan sonra onun günlüğünü bulmamın bir sebebi varsa?
En önemli soru da şu: Ya o hâlâ hayattaysa?
YORUM
"Gerçek aşk, kader, alınyazısı, tesadüfler ve kısmet. Hepsi gerçek hayattan ziyade kitaplarda ve filmlerde yer alan türden büyük ve romantik sözler. Gerçek hayatta insanlar birbirinden boşanıp yarım yamalak yaşamlar sürer, karşılıksız aşklar yaşar; hayatta ikinci şansları, yeniden başlama şansları ya da mükemmel anları olmaz."Bir hayal kırıklığına daha hoşgeldiniz.
Bugün Farklı Olacak, hem kapağını çok beğendiğim hem de hemen hemen herkesin beğendiğini gördüğüm için sepete eklediğim bir kitaptı. Arka kapak yazısını mutlaka okumuşumdur ama kitabı elime aldığımda hiçbir kelimesi aklımda yoktu ve ben de alıp bakmadım. Yaptığım şey işi tamamen şansa bırakmak ve yorumları düşünüp kitabın güzel olacağını umut etmekti.
Kitap o kadar da kötü değildi ama yine de beklediğimi alamadım.
Kitaba ilk başladığımda beklediğimden çok daha hızlı aktı ve şimdiki zaman ekiyle yazıldığını bile birkaç sayfa sonra fark ettim. ( ayrıca niye kimse beğenmiyor bilmiyorum ama bu zaman eki beni rahatsız etmiyor.) Ve o anda, bu kitabın beni gerçekten saracağını düşünmüş hatta sevinmiş, son günlerdeki 'kitapları beğenememe' durumunu atlatacağımı sanmıştım.
Atlatamadım.
Şunu söylemeden geçemeyeceğim ki, bu kitap beni cidden şaşırtmayı başardı. Bazı durumları her ayrıntısına kadar düşünmüş ve büyük ölçüde de bu tahminlerimi tutturmuştum ama bazı olaylar da tamamen sürpriz olmuştu. Özellikle Parker'ın konuşmasında yaptığı şeyi hiç düşünmemiştim. Çünkü Parker bütün kitap boyunca, bunu yapacak cesarete sahip olduğuna dair hiçbir fikir vermedi.
Parker, aslında alışık olduğumuz bir karakterdi. Kendini okula kapamış, etrafındaki her eğlenceden, her deneyimden soyutlanmış ve sadece ders çalışmış, ailesinin-annesinin- isteklerini yerine getirebilmek için hayatından vazgeçmiş ve en kötüsü de bunu yaparken ikinci kez bile düşünmemişti. Beklentilerin baskısı, geleceğe dair kurduğu planların güvenli gelmesi ve belirsizliğin korkutucu oluşu, onu hiç sorgulamadan kendisi için hazırlanan hayata itmişti. Ama fark etmediği bir nokta vardı ki, hayatını çok uzun zaman önce sonlandırmış, annesinin istediği hayatı yaşamaya başlamıştı.
Julianna'nın günlüğünü bulup da karıştırmaya başladığında ona çok kızmıştım. Günlüğü Julianna'ya ulaştıramayacak olması durumu değiştirmiyordu çünkü her türlü birisinin özel hayatını eşeliyordu ve biraz da huzursuz hissetmiştim. Eğer birileri, ideal gördüğü insanların özel bir eşyasını buluyorsa ve karıştırmaya başlıyorsa işlerin sarpa saracağını görmek için uzman olmaya gerek yok. Ve bunun getirdiği hayal kırıklığını istemediğim için günlüğü karıştırmasını da istememiştim çünkü bunu yaparsa kitap tamamen Julianna ve Shane çiftinin hikayesine, onlara neler olduğuna ve bu olanların ne kadarını bilip bilmediklerine dönecekti, ki o günlük ortaya çıkana kadar Parker'ın hikayesini okumayı beklerken bunu istemiyordum. -Tanıtım yazısında bunun mesajını verebilir ama tek kelimesini bile hatırlamadığımı unutmayın.-
Olay böyle yön değiştirdikten ve Parker Julianna'nın günlüğünü okumaya başladıktan sonra, Parker'ın arka planda kaldığını düşünüyorum ve bundan hoşlanmadım. Eğer bu hikayenin ortaya çıkma amacı Parker'ın hayatını değiştirmesi için ona ilham vermekse, bunun 15-20 sayfaya sığmasını da anlayamadım. Odak noktasında Parker'ın olması, olayların ve kişilerin onun etrafında şekillenmesi gerekiyordu ama kitap boyunca gerçekleşen tek şey, Parker'ın bütün sorumluluklarından kaçarak sadece günlüğü okuyarak ve o yazılarda bahsedilen yerlere giderek günler geçirmesiydi. Trevor'ın bile hak ettiği önemi gördüğünü düşünmüyorum. Allah aşkına çocuk son bölümde yoktu bile!
"Her birimiz, başkalarına göstermek istediğimizden çok daha fazlasıyız. En azından öyle olduğunu ümit ediyorum. Çünkü kendimin de göründüğümden daha fazlası olduğumu hissediyorum. Yalnızca henüz bunu gösterecek şansım olmadı."
Ayrıca Kat'i de çok fazla anlayamadığımı söylemem gerek. Evet Parker'ın en yakın arkadaşıydı ve çıktığı yolculuklarda ona yardım etti ama çoğu hareketinin sebebini anlayamadım bile. Bunun sadece benim hissettiğim bir şey mi yoksa yazarın bilerek yaptığı bir şey mi olduğunu bilmiyorum. Mesela, bir ara neden Trevor'la olan yakınlığı Parker'ı şüpheye düşürecek kadar ilerlemişti ve bunları açıklamadı bile? Gerçekten konuşması bile geçmedi ve Parker bir an çok öfkeliyken bir an sonra bu kıskançlığı için kendisinden utanmaya başladı. Ne oldu, ne bitti de duygudan duyguya zıpladı çözemedim. Ve neden Kat bu konuda onun duygularını hissedip bir konuşma yapmadı?
Julianna'nın hikayesini ise sevmedim. Net bir şekilde söyleyebiliyorum bunu çünkü böyle yaptıkları zaman sinir olmamı engelleyemiyorum. Neden birilerine aşık olduğunu düşünen, o insanla geleceğe dair uzun uzun planlar yapan ve o insanı hayatının ortasına koyan, o insan tarafından da çok sevilen karakterleri, 'yeni çocuk'a aşık ediyorlar? Neden? Ortada kalan ve bir anda 'sevilmemeye' başlanan adamın acı çekmesi neden umursanmıyor? Yeni çiftimiz zorlukları aşmayı ve beraber olmayı umut ederken, neden okuyucuya mutlu sonun bu olduğu hissettirilmeye çalışılıyor ve diğer karakterin harcanmasını kimse umursamıyor? Onun mutlu sonu neden olmuyor?
Bencilsiniz ulan da ondan.
Ortada böyle bir hikaye varken, durumun böyle bir şeye döneceğinin ilk sinyallerini almışken bundan hoşlanmayacağımı biliyordum. Hikayeyi de Julianna'yı da sevmeyecektim.
Ki sevmedim.
Orion'la da bir bağ kuramadım açıkçası - hemen yukarıdaki nedenlerden- çünkü dediğim gibi, Shane'e yapılan haksızlığı kabul etmiyorum. Julianna, Orion'la bir şeyler yaşadıktan sonra değil, bunlar olmadan önce Shane'e gidip, değişen duygularından bahsetmeliydi. Adamın dünyasını yıkarken en azından ona saygısızlık etmemiş olurdu.
Bütün bunların dışında da beni rahatsız eden bir nokta da şuydu ki, kitabın sonu hiçbir soruma cevap vermedi. Bir anda bitti ve her şeyi havada bıraktı. Orion'un gittiği yerde neler olmuştu? Parker'ın annesi burs yemeğinden sonra nasıl tepki vermişti? Trevor'la buluştuktan sonra aralarındaki ilişki için neye karar vermişlerdi? Kat'e ne olmuştu? Julianna'ya ne olmuştu ve eğer kararını değiştirdiyse buna ne sebep olmuştu? Galerideki dövmeli kız ve adam kimdi?
Ki bu soruları cevaplaması için kitabı biraz uzatması yeterdi.
Ayrıca merak ettiğim bir şey var. Kitabın orijinal adı Golden diye geçiyor ve kitap boyunca buna özel bir atıfta bulunulmadı- ya da ben göremedim-. Bunun sebebi Parker'ın tavana astığı altın rengi detayları olan poster çalışması mıydı? Sonuçta annesine yarım da olsa ilk karşı gelişiydi ve belki de bu sebeple buna işaret edilmiş olabilir diye düşündüm çünkü kitapta verilen mesaj kendi hayatını yaşamak ve kendi seçimlerini yapmaktı. Ama şimdi aklıma Julianna'nın sarışın olması da geliyor, acaba onun saçları için mi bu isim konmuştu? Bilmiyorum ama bunun böyle anlaşılmaz kalması sinirimi bozuyor.
Kitapla ilgili en sevdiğim şeyse, bölüm adlarının Robert Frost'un şiirlerinden alıntılanarak oluşturulmasıydı. Hem Parker'ın soyadı da Frost olarak seçilmişti hem de bölüm adlarındaki mısralar hikayeye çok uyumluydu. Okurken çok hoşuma gitmişti.
Hayatınızı kendi seçimlerinizle yaşamanın, kendi kararlarınızı vermenin öneminin vurgulandığı ve bu 'yalnız, çılgın ve değerli yaşamınız'daki amaçlarınızın sorgulandığı (ama yine de bu vurgunun biraz hafif kaldığını hissediyorum) bir kitap okumak istiyorsanız bence şans verebilirsiniz. Hem belki bende bırakamadığı etkiyi sizde bırakır ve günlerinizi farklı geçirmeye, yalnız,çılgın ve değerli yaşamınızın yönünü değiştirmeye başlarsınız.
Ya da benim gibi hissedersiniz ve etkilenmezsiniz.
Gidip diğer koltukta oturayım bari. Şu sıralar üşengeçliğimin izin verdiği en büyük değişim bu.
Shane konusunda haklısın. Bu tür kitaplarda böyle büyük bir yanlışın; masumane bir hata, karşıkonulamaz bir süreç gibi gösterilmesi gerçekten çok yanlış. Kitabın gidişhatını ise sevdim. bu tarz pek fazla kitap okumamış olmamdan da kaynaklanıyor olabilir. finaldeki soru işaratleri beni rahatsız etmedi. Şu sebeple öyle olmuştur diyerek kendimi rahatlattım ve gönül rahatlığı ile kitabı kapattım.
YanıtlaSilSürekli roman içinde frostun altınla ilgili şiirine yer veriliyor, son sayfalarda da zaten yine aynı şiirden "altından bir hiç kalır geriye" sözü var. Yane kitabın ismi frostun bu şiirinden geliyor.
YanıtlaSil