AŞKIN MÜZİĞİ - KYLIE SCOTT / KİTAP YORUMU
Orijinal İsim: Lick
Yazar: Kylie Scott
Çeviri: Müge Hestbaek
Sayfa Sayısı: 320
İncelemek İçin: D&R
Puanım: 4/5
TANITIM
Vegas'ta geçireceği gecenin sabahını hiç de böyle planlamamıştı… Evelyn Thomas'ın yirmi birinci doğum gününü Las Vegas'ta kutlamak gibi büyük planları vardı. Ama kesinlikle akşamdan kalma bir halde banyo zemininde uyanmak, otel odasında son derece yakışıklı ve dövmeli yarı çıplak bir adamın varlığı ve parmağında King Kong'u korkutabilecek boyutta bir yüzük bu planlar arasında değildi. Bir de tüm bunların nasıl olduğunu bir hatırlayabilseydi…
YORUM
"Sen, Evelyn Jennifer Thomas, ben David Vincent Ferris'le evlenmeyi kabul ediyor musun?"Sonunda güzel bir aşk kitabı okuduğum için bana bir alkış alabilir miyiz lütfen? Teşekkürler.
Son zamanlardaki hayal kırıklığıyla dolu okumalarımdan sonra, bu kitap bana ilaç gibi geldi.
Aşkın Müziği'ni ve Stage Dive serisinin diğer kitaplarını goodreadste sürekli görüyor ama bir türlü görmezden geliyordum. Evet, tanıtım yazısı dikkatimi çekmişti ve eğlenceli olabileceğini düşünerek çok uzun zaman önce pdf halini indirmiştim. Sadece birkaç sayfa okumuş, bu sayfalarda da kitabın eğlenceli olacağını düşünmüştüm çünkü daha ilk sayfalarda bile cidden güldüğüm yerler vardı. Resmen sinyal veriyorlardı : Bu kitabı seveceksin. Büyük ihtimalle o ara elimde başka bir kitap olduğu için sadece o ilk birkaç sayfaya göz atmış ve bırakmıştım. Sonra da bir şekilde pdf dosyası bilgisayardan silindi gitti, kitap da okunmadan kaldı öyle.
Daha sonra goodreadste çok fazla görsem bile bir daha ne indirmeye ne de okumaya elim gitmişti. Hakkındaki yorumlara bile bakmamıştım ama @Kübra 'nın yorumunu anasayfamda görüp okuyunca kayıtsız kalamadım ve gidip serinin bütün pdflerini indirdim. Yakın bir zamanda okumayı planlıyor ve seveceğimi düşünüyordum ama o zamanlar daha 'ağustos faciasını' yaşamamış ve elime aldığım bütün aşk kitaplarında hayallerim yıkılmamıştı. O faciadan sonra kitabı beğenmek de neymiş, bayıldım.
"Yani... Yani şu işi bir netliğe kavuşturalım. Dün gece ne yaptığımızı hatırlamıyorsun, öyle mi?"
"Hayır," dedim, yutkunarak. "Dün gece ne yaptık?"
"Evlendik! Kahretsin. Evlendik!" diye kükredi.
AHAHAHAHSDJFSK
Bu sahneye bayılıyorum, her zaman da favori sahnelerimden biri olacak.
Kitaba başladığımda umutluydum ama bu kadar eğleneceğimi bilmiyordum. Olayların gelişmesi, David ve Evelyn'in içinde olduğu durum, yan karakterler - özellikle de Mal- o kadar eğlenceliydi ki, bazı yerleri okurken cidden gülümsememi durduramıyordum. Özellikle Evelyn'in sabah uyanıp da elindeki yüzüğü görmesi, evlendiklerini duyması ve poposundaki dövmesini fark edince endişeden kusup durmasıyla çok eğleniyordum. Tepkileri o kadar yerinde ve mantıklıydı ki, eğlenceli olmak için yazılmış gibi değil, aksine yazıldıktan sonra eğlenceli olmuş sahnelerdi. Olaylar olması gerektiği gibi gelişiyor, bazı konularda çok hızlı gittiklerini hissettiğim zamanlarda bile kitap bunu hikayeye öylesine iyi yediriyordu ki, itiraz edemiyordum. Zaten Vegas'ta tanıştıkları gece evlenmişlerken geri kalan hiçbir şey rahatsız edecek kadar hızlı gözükmüyordu. Ayrıca bütün bunların yanında da güçlü ve zeki karakterleri vardı ki, kitabı bu kadar sevmemin en büyük nedeni de bu.
"Yapma ama. Senin hatırlayıp da benim hatırlamamam hiç adil değil."
"Hayır," dedi. Sesi buz gibi ve hiç duymadığım kadar sertti. Kararlı bir ifadeyle üstüme yürüdü. "Adil olmayan, benim her şeyi hatırlamam ve senin hiçbir şey hatırlamaman Evelyn."
David'le ilgili en sevdiğim özelliklerden biri, kitabın başından beri hislerine kulak vermesi ve onları yapması gerekenlerin bile önüne koymasıydı. Arada bir hislerini görmezden gelerek karar verebiliyordu ama bunu öyle bir çelişkinin sonucu olarak yapıyordu ki, onu anlamamak elimde değildi. Vegas'ta bir kızla tanışıp evleniyor, sabah ise kızın hiçbir şey hatırlamadığını ve onu tanımıyormuş gibi davrandığını görüyordu. Ki kendisi her şeyi en ince ayrıntısına kadar hatırlıyordu ve durumu yanlış bulmuyor, Evelyn gibi boşanmayı aklından bile geçirmiyordu. Nazik ve anlayışlı davranıyordu ama kızın her şeyi unuttuğunu görünce tabi ki sinirden deliye dönmeye hakkı vardı. O sabah ikisi için de berbattı ve birbirlerini kırmışlardı, ki ikisini de anlıyordum.
Aralardaki bütün sinirlenmeler ve kavgalarda ettiği kırıcı laflar haricinde, David inanılmaz nazik bir adama dönüşmüştü. Evelyn'le ilgileniyor, onun en ufak bir şeyi bile hatırlamasını deli gibi istiyor, karısı kendisinden uzak durur ve onu hiç hatırlamazken bile o sorular sorup üzerine giderek hafızasında bir şeyleri uyandırmaya çalışıyordu. Ve kalbi kırılıp da sinirlendiğinde buna hakkı vardı.
Alkolün ve birkaç saatlik sızmanın sonucuna bakın hele, adam tabi ki hayal kırıklığına uğrayacaktı.
Üstelik Evelyn'le aralarındaki durum kaygı verecek kadar belirsizken bile onu kıskanıyor olması, ondan uzaklaşamayıp uyurken bile onu yanında istemesi, bütün o avukatlar, menajerler, hayranlar ve basın ordusundan kaçıp rahat edebilmesi için Evelyn'i alıp bütün her şeyden uzaklaşabilecekleri bir yere götürmesi çok güzeldi. Ona olan hislerini ve arzusunu dizginlemiyor, kendini bir köşeye kapatıp 'ona aşık olamam' triplerine giren aptal oğlan çocuklarına benzemiyordu.
"Arabayla evimin önünden sık mı geçiyorsun?"
Yüzüme baktı. Yüzünde acı bir gülümseme belirmişti. "Sadece birkaç kez geçtim. Bu benim, kendi kendime sana iyi geceler dileme yöntemim."
Ama kendisine cidden kızdığım noktalar da vardı. Evelyn'in kendisine güvenmesini isteyip aynı güveni kıza tam anlamıyla duymuyor oluşu sinir bozucuydu. Üstelik kitaptaki belli bir noktaya kadar konuşurlarken bile geçmişiyle ilgili bir şeyler olunca sır saklıyor, Evelyn'in bütün her şeyi öğrenmesi sadece basit bir google araması yapmasına bağlıyken bile ona bazı şeyleri hiç anlatmıyordu. Üstelik Martha -sinsi, şeytan, yılan- hakkında da hiçbir söz söylememesi sinirimi cidden bozmuştu. Hala o küpeyi takmaya devam ediyor oluşu, Evelyn Martha hakkındaki gerçeği öğrendiğinde ve gördüğünde açıklama yapmak yerine kıza bağırıp çağırması çok saçmaydı. Ayrıca her kıskandığında Evelyn'i suçlaması ve büyük bir güvensizlik sergilemesi beni çıldırtacaktı. O kısımlarda beni o kadar sinir etmişti ki kafasına bir tane patlatıp 'Kendine gel!' diye bağırmak istedim. Montery'deki ev hakkındaki gerçek, küpe, Martha'yla çalışmaya devam etmesi...
Hadi ama, bu konuda siniri bozulan sadece ben olamam.
Ama her şeyi düzeltmek için çabalarken, Evelyn'in çalıştığı yerde bekleyip çıkışta onu evine bırakırken, sırf onunla vakit geçirebilmek için yol boyunca tek kelime bile etmemeyi göze alırken, hayatındaki her şeyi - işini, evini, arkadaşlarını- sırf Evelyn'e yakın olmak için başka bir yere taşırken çok tatlıydı. Acı çekiyor ve yaptığı hataları anlayıp onları telafi etmeye çalışıyordu.
ŞİMDİ ADAMI NASIL AFFETMEYEYİM ARKADAŞLAR?!
"O kadar güzel olmaya hiç hakkı yoktu. O kadar yakışıklı olmak günah olmalı, suç olmalıydı. Normal insanların karşısında hiçbir şansı kalmıyordu. Ona her baktığımda içim gidiyordu. Hayır. Sadece içim gitmiyordu. Mahvoluyordum."
Evelyn ise uzun zamandır çektiğim 'akıllı kadın karakter özlemi'me çok iyi geldi. Gerçekten böylesine ne istediğini bilen, saçma sapan hareketlerde bulunup iki tarafa da acı çektirmeyi hobi edinmeyen ve mantıklı davranabilen bir karaktere ihtiyacım vardı ve Evelyn bunların hepsiydi. Çekip gittiğinde bile haklı sebepleri vardı, David'e her kızdığında ve onunla yaptığı kavgalarda bile söylediklerinde haklıydı. Üstelik mimarlık okuyordu, bu ikimizi de kader ortağı yapar.
Çektiğim derdi anlayan tek karakter oydu jhfdkd
Bir sabah uyanıp elindeki kocaman yüzüğü gördüğünde endişeye kapılmasından LA'deki konseri terk etmesine kadar, David'e kızgın olup onu süründürmesinden ailesinin önünde onu savunmasına kadar her şeyde haklıydı. Verdiği tepkiler çok yerindeydi, aklını kullanabiliyordu ve hislerini görmekte David kadar iyiydi. İçindeki değişimleri fark ediyor, David'le geçirdiği zamanın kendisinde yarattığı hisleri yok saymıyordu. Beni çıldırtan kadın karakterlerden epey uzaktı ve böyle olmasını çok sevmiştim. Anlamsız konular yüzünden kavga çıkarmıyor, David'i kırdığında bunun farkına varıp düzeltmeye çalışıyordu. Vegas'taki o geceyi hatırlamayı çok istiyor ve bunun için elinden geleni yapıyordu. Kendini zorluyor, David'den o gece ne olduğunu anlatmasını isteyip duruyordu.
Hislerini kabul ettiğinde de bunlardan utanmaması ya da bunlar için endişelenmemesi gerektiğini biliyor, David'le beraber olduktan sonra çıkabilecek her sorunu atlatacaklarına inanıyordu. Ki bir sorun çıktığında da bunu düzeltmeye çalışıyordu ve bu son zamanlarda okuduğum kitaplarda çok sık rastladığım bir özellik değildi, o yüzden Evelyn'in böyle olmasına bayıldım. Sevdiği adama ve içindeki aşka güveniyor, her şeyin iyi olacağına inanıyordu. Sorunlar çıkacağını biliyordu, ama bunlardan korkup kaçmaktansa onlarla yüzleşmesi gerektiğinin de farkındaydı.
"Bu bir vedaydı."
"Bok vedaydı! Sakın bana bir daha böyle bir şey söylemeye kalkma."
Martha meselesi ortaya çıkıp da kalbi kırıldığında dibine kadar haklıydı. Hala David'in o zamanki davranışlarını hatırlamak sinirimi bozuyor ve Evelyn'in tek yapması gereken çekip gitmekti, ki bunu yaptı da. David'e olan kırgınlığını yaşaması gerekiyordu ve yazarın bunu oldu bittiye getirmemesi çok iyiydi. Üstelik ne kadar kırılmış ve acı çekiyor olursa olsun güçlü bir şekilde durması, hayatına devam etmek için elinden geleni yapması ve David'i karşısında dağılmış bir halde gördüğünde bile iradesini kaybetmeyip onu affetmemesi çok güzeldi. Çünkü bana göre, eğer kendisi acı çekerek aşklarının ve beraber oldukları zamanın değerini daha iyi anlıyorsa, David'in de aynı şeyleri yaşaması gerekiyordu. David'in ona tam olarak güvenemediği ve bu yüzden kırıldığı zamanlardan sonra, David'in de güvenilmemek nasıl bir şeymiş görmesi gerekiyordu.
Yazarın bu konudaki titizliğini ve sadece tek tarafın değil ikisinin de aşkını sınamasını çok sevdim. İki tarafı da kırdı, ikisini de ölçtü ve sonuçları görmemize izin verdi. Üstelik iki karaktere de benliklerinden hiçbir şey kaybettirmedi. Evelyn de David de başlarda nasıl güçlü ve kararlı karakterlerse sonlarda da öyleydiler.
"Davie, sen var ya, tam bir şovmensin oğlum," dedi Mal, başını sallayarak. "Böyle bir numara çevireceğini biliyordum. Gitaristler böyledir zaten. Hepsi artist. Birazcık aklın olsaydı genç hanım, bir davulcuyla evlenirdin."
Bütün bunların yanında bir de Malcolm vardı ki, kitabın eğlendiğim kısımlarının çoğunda yer alıyordu. David'in en yakını olarak onu anlaması ve Evelyn'le evlenmesinin sadece bir sarhoşluk sonucu olmadığını daha ilk dakikadan biliyor olması çok güzeldi. Bütün o avukatlar ve Adrian faciasından sonra Evelyn'e yardım etmesini, David eve geldiğinde ona hislerini sorgulatmasını ve olduğu her bölümde enerjisiyle beni eğlendirmesini seviyordum. Daha bu kitap bitmeden onun hikayesini okumak için sabırsızlanıyordum.
Kitabı bu kadar sevmeme rağmen neden puan kırdığıma gelirsek eğer, bazı şeylerin olması gerekenden biraz hızlı geliştiğini düşünüyorum. Montery'de geçirdikleri haftasonunun bu kadar olayı barındırmasını ve bütün o kabullenmelerin yaşanmasını biraz fazla buldum açıkçası. Yola çıkmadan önce doğru dürüst konuşmuyorlardı bile ve birbirlerinin yüzüne bile bakamıyorlardı. Tamam bunlar beni o kadar rahatsız etmemişti, yazar bu hızlı gidişi hikayeye yedirebilmişti ve bütün her şey haftasonunda değil de daha uzun bir zaman diliminde geçiyormuş gibiydi ama yine de bütün bunların biraz daha yavaş olması gerektiğini düşünüyorum.
Eğer çok hızlı okunabilecek, okurken de eğlenebileceğiniz ve cidden sevebileceğiniz bir kitap arıyorsanız, bence bu kitaba da bu seriye de-bu kitaptan yola çıkarak söyleyebiliyorum- bir şans vermelisiniz. Pişman olmayacaksınız.
Yorumlar
Yorum Gönder