GÖZLERİNİN ARDINDA / SARAH PINBOROUGH || KİTAP YORUMU
Orijinal İsim: Behind Her Eyes
Yazar: Sarah Pinborough
Çeviri: Aslıhan Kuzucan
Sayfa Sayısı: 368
İncelemek İçin: Goodreads
Puanım: 4/5
TANITIM
Üç kişi sır tutabilir... eğer ikisi ölüyse.
Louise modern dünyanın tekdüzeliğine sıkışmış bekâr bir anne ve sekreterdi. Bir akşam tesadüf eseri dışarı çıktığında barda bir adamla tanışmıştı. Öpüştükten sonra adam gitse de Louise nihayet biriyle anlaşabildiği için mutlu olmuştu.
Ancak pazartesi günü Louise işe gittiğinde yeni patronu David’le tanıştı. Bardaki adamdı. Bardaki evli adamdı. Öpüşmüş olmalarının büyük bir hata olduğunu söylüyor ama gözlerini Louise’den alamıyordu.
Bu sırada Louise şehre yeni gelmiş ve bir arkadaşa ihtiyacı olan Adele ile de tanışmıştı. Tesadüf oydu ki Adele, David’in karısıydı. Fakat hikâyenin gidişatını şimdiden tahmin ettiğinizi düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz.
David ile Adele mükemmel bir çift gibiydiler. O halde David neden bu kadar kontrolcüydü? Adele neden eşinden korkuyordu? Louise bu çiftin yörüngesine kapıldıkça cevaplaması imkânsızlaşan sorularla karşılaşıyordu. Tek bildiği, bir şeylerin korkunç derecede yanlış gittiğiydi ama Louise durumun ne kadar kötü olduğunu ve bir insanın evliliğinin sırlarını korumak için neleri göze alacağını asla tahmin edemeyecekti.
Louise modern dünyanın tekdüzeliğine sıkışmış bekâr bir anne ve sekreterdi. Bir akşam tesadüf eseri dışarı çıktığında barda bir adamla tanışmıştı. Öpüştükten sonra adam gitse de Louise nihayet biriyle anlaşabildiği için mutlu olmuştu.
Ancak pazartesi günü Louise işe gittiğinde yeni patronu David’le tanıştı. Bardaki adamdı. Bardaki evli adamdı. Öpüşmüş olmalarının büyük bir hata olduğunu söylüyor ama gözlerini Louise’den alamıyordu.
Bu sırada Louise şehre yeni gelmiş ve bir arkadaşa ihtiyacı olan Adele ile de tanışmıştı. Tesadüf oydu ki Adele, David’in karısıydı. Fakat hikâyenin gidişatını şimdiden tahmin ettiğinizi düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz.
David ile Adele mükemmel bir çift gibiydiler. O halde David neden bu kadar kontrolcüydü? Adele neden eşinden korkuyordu? Louise bu çiftin yörüngesine kapıldıkça cevaplaması imkânsızlaşan sorularla karşılaşıyordu. Tek bildiği, bir şeylerin korkunç derecede yanlış gittiğiydi ama Louise durumun ne kadar kötü olduğunu ve bir insanın evliliğinin sırlarını korumak için neleri göze alacağını asla tahmin edemeyecekti.
YORUM
"Benden uzak dur." Buz gibi bir sesle lafı ağzıma tıktı. "Adele'den uzak dur. Louise, bana bu konuda güven; kendi iyiliğin için bizden uzak durman en iyisi. Bizim evliliğimize burnunu sokma, anladın mı?"Hassiktir, bu sonu ben bile öngörememiştim.
Gerilim ve korku türlerine ait eserleri izlemekten de okumaktan da özellikle kaçınıyorum çünkü bana hiç keyifli bir süreç sunmuyorlar. Her şeyi çok fazla düşünen ve kafasının içinde en ufak şeyi bile dallandırıp budaklandırabilen bir insan olduğum için korkmaktan ya da gerim gerim gerilmekten benim için geriye o eserden keyif alacak bir nokta kalmıyor. Ki bu durum başarılı yazılmış edilmiş olanları için geçerli, eğer başarılı bir film ya da kitap değilse zaten beni hiç düşünmeye sevk edemiyor, aman bu ne varoş şey deyip vakit harcadığıma sinirleniyorum ve genelde de isteksizlikle ite kaka bitiriyorum. İnatla bitirmeye çalışmamın tek sebebi bir şeyleri yarım bırakma hissinden nefret ediyor oluşum ve hal böyle olunca da bu türlere hiç bulaşmak istemiyorum. Genelde de bu işte oldukça başarılı oluyorum. Ta ki ablam bu kitabı çok beğenip önerene ve ne okuyacağımı seçemediğim bir anda 'bari ablamın önerisini okuyayım' diyerek kitaba başlayana kadar.
Öncelikle şunu söyleyeyim, kitap bana gerçekten yukarıda 'iyi eser'lerden bahsettiğim kısımda dediğim gibi hissettirdi. İlk sayfasından beri hem karakterlerdeki hem de olayların akışındaki gerginlik bana anında geçti ve sürekli kimin yalan kimin doğruyu söylediğini, her birinin psikolojisi bozuk olan bu karakterlerin bir sonraki sayfada neler yapabileceğini, birkaç bölüm sonra ortaya çıkan ve bütün kitap boyunca devam eden manipülasyonun nelere yol açacağını ve karakterlerin asıl planlarının nerede sonlanacağını düşünerek okudum bütün kitabı. Ve her olasılığı istemsizce düşündüğüm için Louise-Adele arasındaki son sahneyi bile tahmin edebilmiş olmama rağmen, ki çok az bir zaman kala fark ettim bunu, kitabın son bölümünde yazarın yaptığı twisti asla beklemiyordum. İnanılmaz zekice yazılmıştı ve okuyucunun bunu hissetmesinin, öngörmesinin, olasılıklar arasında düşünmesinin zerre imkanı yok. Ve yiğidi öldür hakkını yeme derler, bütün bu hissettirdikleri ve insanı çarpan sonuyla bu kitabın aşırı iyi olduğunu söyleyebilirim.
Yine de her zaman bir ama vardır. Boşuna puan kırmadık efenim.
"Sonrası tereyağından kıl çeker gibiydi.
İki yabancı çarpıştı.
Louise hiçbir şeyden şüphelenmedi."
İnanılmaz beğendiğim son 50 sayfaya kadar, kitap beni germekten ve sinir etmekten başka hiçbir şey yapamadı. Evet, merakımı belli bir düzeyde tutuyordu ama çoğu yerde karakterlerin aptallığına ve Adele'in yaptığı manipülasyonun(spoiler değil, ilk 50 sayfada falan açıkça okuyoruz bunu) farkına bile varmamalarına, her hareketlerini ve düşüncelerini Adele'in istediği şekilde oluşturmalarına olan sinirim bu merak duygusunun önüne geçiyordu. Her şeyin plana uygun ilerliyor oluşu ve Louise ile David'in bir kukla gibi davranması yüzünden kitabı okumaya devam etmek bile istemiyordum, düşünün hissettiğim siniri. Çok açık bir şekilde gözlerinin önünde yaşanmasına rağmen hiçbir şeyi göremiyorlardı, bir kez olsun oturup neyin ne olduğunu sağlıklı bir kafayla tartmadılar ve yalanların içinde oraya buraya savruldular.
Hadi David'i geçiyorum, o Adele'i yıllardır tanıyordu ve onu 'tanıdığını' sanıyordu, ne yapıp yapmayacağını kestirebileceğini düşünüyordu ama Louise'nin Adele'e güvenmek için tek bir sebebi bile yoktu ya, ufacık bir sebep kırıntısı bile yoktu. Hangi akla hizmet, hangi iq seviyesiyle kocasına aşık olduğun ve bir süre sonra yatmaya başladığın adamın karısına inanır, güvenir ve onunla arkadaş olmaya kalkarsın? Nasıl olur da kullandığı bütün ilaçları görmene rağmen onun sağlıklı bir kafa yapısında olduğunu ve o ilaçların gereksizce yazıldığını düşünürsün, üstelik kendin bir psikiyatristin asistanıyken? Üstelik o psikiyatrist o kadının kocası ve senin yattığın adamken? Nasıl olur da o kadını en yakın arkadaşın yapar, sürekli vakit geçirir ve ona olan ihanetini bilmediğini düşünüp(spoiler değil) kocasıyla yatmaya devam edersin? Bak bunları yazarken bile sinirim tekrar tepeme çıkıyor, bu kaçıncı seviye gerizekalılık? Hangi sağlıklı beyinin düşüncesi bu?
Aptal. APTAL.
Adele'in psikopatlığını en başından beri açık açık gördüğüm için ondan cidden nefret ediyordum ama Louise ve David ilişkisini asla onaylamadım, bu aldatma meselesi yüzünden onlara aşırı sinir oluyordum. Biri karısını, diğeri 'en yakın arkadaş' ilan ettiği kadını aldatıyordu ve o kadar pişkinlerdi ki bu konuda, aşk zırvaları umurumda bile olmadı ki zaten aldatma konularında hiçbir zaman umurumda olmuyor. Ne olursa olsun kimseyi aldatamazsın abi bu kadar basit. Korkuyor musun, yüzleş, sevmiyor musun, bitir. Ne kadar zor olursa olsun aksi durumda yaşanacaklardan çok daha basit ve çok daha dürüst. Sırf ondan boşanamıyorsun ama evliliğinizde her şey bitti diye bir kadının gururunu ayaklar altına alamazsın, onu aldatıp da başkasına 'galiba sana aşık oluyorum' diyemezsin. Daha önce barda tanışıp öpüşmenize rağmen beraber çalışacağınız ortaya çıkınca aranızda bir şey olmayacağını söylediğin asistanına gece yarısı sarhoş halde ziyarete gidemezsin. Sevmesen dahi seni her gün evde bekleyip her dediğini yapıyor gözüken kadına böyle ihanet edemezsin. Ya da edersin, David gibi sorunlardan kaçan herifin tekiysen.
Sırf aralarının zaten iyi olmadığını bildiğin için, en yakın arkadaşının kocasıyla yatmana isyan eden vicdanını bastıramazsın, o kadınla sohbetler edip, programlar yapıp, spordan yemeğe kadar sürekli beraber takılıp da geceleri kocasını evine alamazsın. Bu arkadaşlığı o adamdan gizleyip 'ikisini de hayatımda istiyorum, ikisinden de vazgeçemem' diyerek ikisini de aldatmaya devam edemezsin. Seni uyardığı için gerçek en yakın arkadaşını seni anlamamakla suçlayıp toplasan 2 haftadır tanıdığın kadına en yakın arkadaş martavalları okuyamazsın. Ya da yaparsın, Louise gibi su katılmamış bir gerizekalıysan.
Louise ve David'e olan bütün bu sinirime ve ikisinden de hiç hoşlanmamama rağmen yine de nefret barını dolduramıyordum çünkü zaten Adele bütün nefreti üzerinde topluyordu. Bütün o sakin ve planlı davranışları, ufacık bir mimiğini bile bir amaç uğruna kullanması, soğukkanlılıkla insanları manipüle etmesi ve David'e beslediği o saplantı o kadar rahatsız ediciydi ki kadından ciddi anlamda nefret ettim. Hatta o kadar sinsi, o kadar psikopat ve dengesiz bir karakterdi ki yaptıkları ve yapacakları için Louise ve David'e üzülmeme sebep oluyordu. Yukarıda o kadar sövdükten sonra nasıl üzülürsün demeyin çünkü sebebi spoiler olur ama şunu çok net söyleyebilirim ki bu sıradan bir aldatma-aldatılma vakasından çok daha büyük bir hikayeydi. Aldatma kısmı bu işin sadece bir detayıydı ve zaten en başından beri her şeyin kontrolünün Adele'in elinde olduğunu bütün sayfalarda görüyorduk. Evet, bu aldatmanın kontrolü bile onun elindeydi. Üstelik sadece planı olan takıntılı bir ruh hastası değil, özellikle son 50 sayfada görebildiğimiz haliyle mide bulandıracak kadar cani bir psikopattı. Berbat bir karakterdi ve hep nefret edeceğim karakterler listesine çok iyi bir sıralamayla giriş yapmayı başardı.
"Bazı sırların yalnızca anlatılması değil, aynı zamanda toprağın altından çıkarılması gerekir ve bizim küçük günahımız bunlardan biriydi."
Karakterlere olan bu nefretim ve sinirime rağmen kitaptan çok fazla bir puan kıramıyorum çünkü aslında bu kurgu için zaten böyle karakterler gerekliymiş gibi de hissetmeden duramıyorum. David gerçekten de hiçbir şeyin farkına varamayan, korkuları ve istekleri çatışan bir adam olmalıydı çünkü eğer kararlı bir kişiliği olsaydı zaten Adele'in kuklalarından birisi olamazdı. Louise bu kadar gerizekalı olmayıp da biraz mantıklı davransaydı inandığı hikayenin aslında nasıl çok uyumlu ve hatasız ilerlediğini ve aslında sırf bu sebepten bir yerlerde mutlaka bir hatasının olduğunu bilirdi. Adele bu kadar saplantılı bir karakter olmayıp da biraz olsun sağlıklı bir beyne sahip olsaydı asla bu kadar çabalamaz ve bir noktadan sonra her şeyi bırakırdı. Bu hikaye tereddütlerle ve karakterlerin duyduğu şüphelerle dolar, kitabın okuyucuya verdiği gerilimi azaltırdı çünkü bence, okuyan kişiyi bu kadar germesinin asıl sebebi karakterlerin bu kadar emin olmasıydı.
David her şeyin kontrol altında olacağından çok emindi, Louise Adele'in dostluğuna ve anlattığı her şeye kuşkusuz inanıyordu, Adele planının bütün o değişkenlere ve kontrol edemeyeceği o kadar veriye rağmen bir saat gibi ilerleyeceğinden asla şüphe duymuyordu. Ve sırf bu yüzden, Adele'in psikopatlığını, Louise'nin aptallığını, David'in şuursuzluğunu ve bir noktadan sonra hikayenin neresine inanıp inanmayacağımızı çok net bilmemize rağmen bu üçlünün nerede kesişeceğini ve büyük patlamanın nasıl yaşanacağını merak ediyorduk. Bu merak olmasaydı, o son asla o kadar çarpıcı olmazdı.
Karakterlerini ve bana hissettirdiklerini sevmememe rağmen kitabın bütününü bu kadar beğendikten sonra (ikisi ayrı şeyler, kabul edelim) bu türe daha çok sarılacağımı düşünenler varsa sakin olsunlar ve o düşünceyi yavaşça aldıkları yere geri bıraksınlar. Hepimiz biliyoruz ki ben kadim diyarların köpeği, fantastik dünyaların hayranı ve insanda karlı bir kış günü battaniyenin altına girerek ve sıcak çikolata içerek dinlenecekmiş gibi bir his uyandıran tatlı aşk hikayelerinin okuruyum. Ve ablam başka bir kitap önermediği sürece de bu türe geri dönmeye hiç niyetim yok.
Ve şimdi, sadece kitabı okuduktan sonra anlayabileceğiniz bir cümleyle kapatıyorum bu yorumu.
Adam'ı harcayacaklar matmazel.
Yorumlar
Yorum Gönder